27 Eylül 2010

MÜŞFİK KENTER'DEN

Yalniz Olanlara;


Ask bir kelebek gibidir,pesinden kostukça hep senden kaçar..... En iyisi birak uçsun, inan ki hiç beklemedigin bir anda gelip omzuna dokunuverir... Ask mutlu eder, bazen de üzer ama ask özeldir, askini hak eden birine sunarsan eger..
Sevgilisi Olanlara;
Askin amaci birileriiçin "mükemmel insan" olmak degildir,seni mükemmellige en çok yaklastiracak insani bulmaktir..
Capkinlara;
Sevmedigin birine asla "seni seviyorum" deme.. Içinde olmayan duygulardan varmis gibi sözetme.. Kimsenin hayatina kalbini kirmak için girme.. Sevgi dolu bakan gözlere asla yalan söyleme,cünkü birine verebilecegin en büyük aci, asik olmadigin birini kendine asik etmektir...

Evli Olanlara;
Seven insan "senin hatan" yerine "özür dilerim" diyendir... "neredesin" yerine "ben buradayim" diyendir.. "nasil yaparsin" yerine "niye yaptigini anliyorum" diyendir.. ve ask "keske" yerine daima "iyi ki" diyendir...

Kalbi Kirik Olanlara;
Kalp yarasi siz kanatmaktan vazgeçinceye kadar sürer ve ilaci bu aciya alismak degil, ondan ders çikarabilmektir.

Asik Olmaktan Korkanlara;
Aska düs ama tökezleme,anla ama bekleme, paylas ama isteme,yaralan ama asla aciyi içinde büyütme...

Sevdigini Fazla Sahiplenenlere;
Sevdiginin bir baskasiyla mutlu oldugunu görmekten daha aci bir sey varsa,o da sevdiginin seninle mutsuz oldugunu görmektir..

Askini Itiraf Etmeye Cekinenlere;
Sevdiginden ayrilinca ask aci verir,sevdigin seni terk edince daha da çok aci verir ama en acisi, onu ne kadar sevdigini bilmesine hiç firsat vermemektir..
Dönmeyecek Birini Hala Bekleyenlere;
Hayatin en hüzünlü ani, deli gibi sevdigin insanin buna hi degmedigini gördügün andir ve en büyük kaybin onun için harcadigin yillardir...Senin askini su gün hak etmeyen, bilki 10 sene sonra yine haketmeyecektir. Birak, gitsin...

25 Eylül 2010

CEM ADRİAN - ANLADIM

Anladim, hersey bitiyor
Her seferinde yine ask kaybediyor bizi
Anladim, herkes gidiyor
Her seferinde yine cok acitiyor bizi
Gözlerine bir bak, nasilda parlak
Beni ugurlarken yine yüzüme böyle bak
Gözlerime bir bak, nasilda islak
Bana hoscakal derken, onlara iyi bak
Aglamadan, aglatmadan gitmelisin simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Gitmelisin simdi…
Sevgilim, sevgilim
Anladim, hersey bitiyor
Her seferinde yine ask kaybediyor bizi
Anladim, herkes gidiyor
Her seferinde yine cok acitiyor bizi
Gözlerine bir bak, nasilda parlak
Beni ugurlarken yine yüzüme böyle bak
Ellerime bir bak nasilda ufak
Bana hoscakal derken onlara iyi bak
Aglamadan, aglatmadan gitmelisin simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Aglamadan, aglatmadan gitmeliyim simdi burdan
Yagmurlardan rüzgarlardan hesap sor bu sokaklardan
Sevgilim…

22 Eylül 2010

SMS İLE ROMAN YAZAN KIZ 15 YAŞINDA! :)

Japonya'da 15 yaşındaki kız, cep mesajları atarak yazdığı romanın satışından 611 bin dolar kazandı
Teknolojinin en yakından takip edildiği ülkelerden Japonya'da 15 yaşındaki bir kız çocuğu, cep telefonu aracılığıyla yazdığı romanla 611 bin dolar kazandı. 

Disney'in ünlü çocuk klasiği Bambi'deki bir karakter olan "Bunny" takma adıyla yazan kızın edebiyata ilgisi, internette cep telefonu ile ücretsiz mesajlar gönderilerek hikâyeler yazılmasına olanak sağlayan bir internet sitesini keşfetmesiyle başladı. Bunny, "Yazmak kısa sürede benim için bir tutkuya dönüştü. Yemek yerken, dinlenirken, ders aralarında, kısaca bulduğum her boş vakitte Kurt Çocuk ve Doğal Kız isimli romanımı yazmaya devam ettim" dedi. 

YENİ KİTABA BAŞLADI 

Kitabı 110 bin satmasına rağmen, kimliğini açıklamayan Bunny, şimdiden bir sonraki kitabını yazmaya başladığını söyledi. Japonya'da keitai adı verilen ve cep telefonundan gönderilen mesajlarla yazılan kitaplar eleştirmenlerin tepkisini çekse de her geçen gün daha popüler hale geliyor.

18 Eylül 2010

DEMİN

Kasvet, elinde bir paslı makas, 
İstanbul'un asma köprülerini kesti. 
Sevdamızın ipinde cirit oynayan cambaz 
Şimdi bir kör satırdır içimizde. 
Ha düşer, 
Ha düşer, 
Ha düşer... 
Başımızın üstünde demin gülüp duran gökyüzü 
Yedekte bir salapurya şimdi



CAN YÜCEL

17 Eylül 2010

NİL KARAİBRAHİMGİL / GİTME YOKSAA :)

Gitme yoksa içerim bütün uyku haplarını
Sonra karıştırırsın ruh kitaplarını
Bir mektup yazarım hep seni sevdimle biten
Sonra artık hesap et bir daha olur mu hiç neşen
Gitme yoksa atlarım en yakın köprüden
Hafızaya gerek yok bu olur tek hadisen
Gitme yoksa katlederim bizim yan komşuları
Sonra polise derim öldürmüş masumları

Gitme dünyam dönsün dönsün
Dünyam dönsün dönsün
Ben hiç kimse ölsüm mölsün istemem

Gitme yoksa düşer yolum kiralık katillere
Sonra vurup durursun ıssız sahillere
Gitme yoksa adım geçer akşam haberlerinde
Git gide yaşlanırsın bir akıl hastanesinde

Gitme dünyam dönsün dönsün
Dünyam dönsün dönsün
Ben hiç kimse ölsüm mölsün istemem

Gitme gitme
Gitme terketme, terketme gitme
Gitme gitme gitme
Gitme terketme, terketme gitme
Gitme istemem
 
bugünde bu şarkıya taktım hadi bakalımm ben bi şarkıda bukadar eğlenmedim hiç :) yeerli dizilerden beter aşk var, dram var, tehdit zaten varr :) bide eğlenceliii!!

6 Eylül 2010

NEDEN HAYIR TAYYİP ANLATMIŞ

Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, bugün köşesinde referandumda vere...ceği oyu açıkladı. Kendisinden bekleneceği üzere "Hayır" oyu verecek olan Sirmen'in yazısında ilginç olan şey ise Sirmen'in Hayır gerekçesini
Tayyip Erdoğan'dan almış olması.

Eşinin okuduğu ve bunu yaz dediği, Erdoğan'ın bir açıklamasını köşesine taşıyan Sirmen, yazısında neden "hayır" vereceğini şöyle anlatıyor.

Son zamanlarda, artık "evet mi hayır mı?" sorularından bıkmaya başlamıştım ki, Mine cumartesi günkü gazetelerden birinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir açıklamasını okudu ve hemen buyurdu:
- Her şeyi açık açık anlatıyor. Sen de bunu yaz da herkes görsün!
Bir köşe yazarı, karısı yaz deyince, yazmaktan başka ne yapabilir ki? Ben de yazıyorum.
Bakın Tayyip Erdoğan perşembe günü katıldığı iftar yemeğinde ne demiş:
"İnanın ayaklarımızda pranga var. Biz prangaları çözemediğimiz sürece, sizler belki dışarıdan zannediyorsunuz ki, parlamentonun yüzde 65'ine sahipsin çöz de git! Neyi çözüyorsun?
Türkiye'de parlamentonun da, yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Seni engelliyor. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Seni engelliyor. Atadığım valiyi geri iade ediyor aynı anda. 23 kere bir müdürü geri iade ediyor (geri iade ediyor denmez ama üslup Başbakan'ındır aynen koruyorum A.S.) Ben bir yürütme ve hükümet olarak, istediğim müdürü istediğim yere atayamazsam, istediğim valiyi istediğim yere atayamazsam, bu ülkede ben nasıl icrai faaliyet yapacağım? Halkın karşısına o mu geliyor, ben mi geliyorum?.. Yarın beni siz yargılayacaksınız, vatandaş yargılayacak. İyi yaptın kötü yaptın diye bana diyecek olan kim. Onlar halkın karşısına çıkmıyor ki, ben çıkıyorum halkın karşısına. Hesabı veren ben, ama gelip bana zulmeden de o. Bu böyle yürümez. Onun için bu anayasa değişikliğine evet istiyoruz."
***
Tayyip Bey'in 23 Nisan 2010 yılında koltuğunu sembolik olarak küçük bir çocuğa bırakırken söyledikleri de şuydu:
- Artık mühür sende, ister asarsın, ister kesersin!
Tayyip Bey'in bu iki konuşması 12 Eylül'de anayasa referandumunda neden hayır oyu vereceğimi gayet iyi açıklıyor.
Görüyorsunuz Tayyip Bey kendi sözleriyle açıklıyor ki, 12 Eylül oylamasının asıl gerekçesi kendi astığı astık, kestiği kestik yönetiminin önündeki yargı engelini kaldırmak. Tayyip Bey'e bu açık sözlü konuşmasından dolayı çok teşekkür ederiz. Bütün aldatmacaların ardında, gerçek niyetin ne olduğunu şimdiye dek hiç kimse, bu kadar net bir biçimde anlatamamıştı.
Teşekkürler Tayyip Bey! "Hayır"ın en güzel en açık gerekçesini bizzat siz verdiniz.
Neden HAYIR a mükemmel açıklama,,, Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen, bugün köşesinde referandumda vereceği oyu açıkladı. Kendisinden bekleneceği üzere "Hayır" oyu verecek olan Sirmen'in yazısında ilginç olan şey ise Sirmen'in Hayır gerekçesini Tayyip Erdoğan'dan almış... olması. Eşinin okuduğu ve bunu yaz dediği, Erdoğan'ın bir açıklamasını köşesine taşıyan Sirmen, yazısında neden "hayır" vereceğini şöyle anlatıyor. Son zamanlarda, artık "evet mi hayır mı?" sorularından bıkmaya başlamıştım ki, Mine cumartesi günkü gazetelerden birinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir açıklamasını okudu ve hemen buyurdu: - Her şeyi açık açık anlatıyor. Sen de bunu yaz da herkes görsün! Bir köşe yazarı, karısı yaz deyince, yazmaktan başka ne yapabilir ki? Ben de yazıyorum. Bakın Tayyip Erdoğan perşembe günü katıldığı iftar yemeğinde ne demiş: "İnanın ayaklarımızda pranga var. Biz prangaları çözemediğimiz sürece, sizler belki dışarıdan zannediyorsunuz ki, parlamentonun yüzde 65'ine sahipsin çöz de git! Neyi çözüyorsun? Türkiye'de parlamentonun da, yürütmenin de üzerinde bir yargı gücü var. Seni engelliyor. Ben bugün vali ataması yapamıyorum. Seni engelliyor. Atadığım valiyi geri iade ediyor aynı anda. 23 kere bir müdürü geri iade ediyor (geri iade ediyor denmez ama üslup Başbakan'ındır aynen koruyorum A.S.) Ben bir yürütme ve hükümet olarak, istediğim müdürü istediğim yere atayamazsam, istediğim valiyi istediğim yere atayamazsam, bu ülkede ben nasıl icrai faaliyet yapacağım? Halkın karşısına o mu geliyor, ben mi geliyorum?.. Yarın beni siz yargılayacaksınız, vatandaş yargılayacak. İyi yaptın kötü yaptın diye bana diyecek olan kim. Onlar halkın karşısına çıkmıyor ki, ben çıkıyorum halkın karşısına. Hesabı veren ben, ama gelip bana zulmeden de o. Bu böyle yürümez. Onun için bu anayasa değişikliğine evet istiyoruz." *** Tayyip Bey'in 23 Nisan 2010 yılında koltuğunu sembolik olarak küçük bir çocuğa bırakırken söyledikleri de şuydu: - Artık mühür sende, ister asarsın, ister kesersin! Tayyip Bey'in bu iki konuşması 12 Eylül'de anayasa referandumunda neden hayır oyu vereceğimi gayet iyi açıklıyor. Görüyorsunuz Tayyip Bey kendi sözleriyle açıklıyor ki, 12 Eylül oylamasının asıl gerekçesi kendi astığı astık, kestiği kestik yönetiminin önündeki yargı engelini kaldırmak. Tayyip Bey'e bu açık sözlü konuşmasından dolayı çok teşekkür ederiz. Bütün aldatmacaların ardında, gerçek niyetin ne olduğunu şimdiye dek hiç kimse, bu kadar net bir biçimde anlatamamıştı. Teşekkürler Tayyip Bey! "Hayır"ın en güzel en açık gerekçesini bizzat siz verdiniz.

5 Eylül 2010

EĞLENCELİ MUMLAR

                                                                                        

ister üfleyerek yakın, ister elinizi çırparak. Elektronik mumlar özel led teknolojisi ile mum ışığını aynı şekilde simule eder.Gece lambası olarak kullanabilirsiniz. Mumların yanması için içine doğru üflemeniz veya ellerinizi çırpmanız yeterlidir. Söndürme işlemi de aynı şekilde gerçekleştirilir.
Gizli açma kapama düğmesi ile evde uzun süre olmayacağınız zamanlar çalışma mekanizmasını tamamen kapatabilirsiniz.
Açık konuma getirdikten sonra mumu yakmak ve söndürmek için, muma doğru üflemeniz veya ellerinizi çırpmanız yeterlidir.
Üzerindeki siluetler ile şık bir ışıklandırma sağlar. çok zevkli ve mum ışığında oturmanın romantikliği ve eğlenceli şekillerin duvara yansımasının eğlencesi birarada :) bu ürünü www.hediyefabrikasi.com da gezinirken buldum gerçekten çok güzeller değilmii :)