24 Aralık 2008

Bağlanmayacaksın - Can Yücel

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

20 Aralık 2008

REKLAMMATİK

Geçen bir arkadaşımdan bir mail geldi.Reklam izleyerek para kazanmak istermisin diye kim istemezki :)
Reklammatik diye bir site açılmış ne kadar süredir var bilmiyorum ama hemen üye oldum hem reklam izliyosun hem para kazannıyosun çok büyük meblalar değil ama hediyeler falanda var aman haftada bir bilgisayarda 2 reklam izleyince milyarlar vermelerini beklemiyordum zaten:) Neyse üye oldum, sitede sadece reklam izleyerek değil arkadaşlarınızı davet ederekte puan kazanabiliyorsunuz bizim gibi gününün yarısından fazlasını bilgisayar başında geçirenlerin haftada 10 dakikasını ayırıp para kazanmasıda güzel bişi tabi!Sonunda bilgisayar başında oturuyoruz diye en azından birileri bizi ödüllendiriyor :) Katılmak yada siteyi gezmek isterseniz davet linkime tıklamanız yeterrli :)))
davet linkim : http://secure.reklammatik.com/member_main.php?page=new_member_link&refererid=266984d55191957d539129df01687f16

Ofisinizde masanızın üzerinde sulamakla uğraşmayacağınız bir bitki arıyorsanız bu ürün tam size göre, güneş enerjisi ile yaprakları oynayan bu dost bitki görenleri şaşırtacak..
Bitkiniz tamamen çevre dostu gün ışığı ile çalışmaktadır, pilsizdir. Yaprakları dökülmez, bir gün ofise geldiğinizde onu ölü bulmazsınız, kısacası sizi eğlendiren sorunsuz bir bitki :)














16 Aralık 2008

SÖYLEYEMEDİM...

Düşlerde sevdim seni söyleyemedim
Sessiz öptüm nefesini söyleyemedim

Sana ben şiirler sözler büyüttüm
Sana ben baharlar yazlar büyüttüm
Sana ben hummalı gizler büyüttüm
Söyleyemedim

Şarkılar yazdım sana okuyamadım
Hep yanımdaydın oysa dokunamadım

Sana ben hayaller düşler büyüttüm
Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm
Sana ben hummalı aşklar büyüttüm
Söyleyemedim...

5 Aralık 2008

ŞARAP ÜRETİCİSİYMİŞİM! :)

Az önce bir test buldum nette hemen merak duygularımı kabarttı hemen uyguladım bakın önceki hayatımda neymişim çok mükemmel bir hayatım yokmuş aslında ama güzel bi aşk hikayem varmışş en azından :)

Şarap Üreticisi

Bir önceki hayatınızda Güney Fransa’da üzüm bağları olan bir şarap üreticisiydiniz. Maddi açıdan varlıklı fakat bulunduğu çevreden hoşlanmayan biriydiniz. Bu nedenle sık sık kendi dünyanıza çekilir ve hayat üzerine bir filozof edasıyla düşünceler geliştirirdiniz. Hatta bu düşüncelerinizi yazıya döküp bir kitap halinde yayınlamayı bile düşündünüz fakat beklenmedik bir aşk macerası sizin hayata bambaşka bir gözle bakmanıza neden oldu ve daha önce yazdığınız ve düşündüğünüz herşey size yavan gelmeye başladı. Bu nedenle bu yazıları hiç bir zaman yayınlamadınız. Büyük aşkınızla hiç bir zaman evlenmediniz ama ömrünüzün sonuna kadar birlikte yaşayarak, hayatınızın tadını doya doya çıkardınız. Ölümünüzden sonra sevgiliniz sizin yazılarınızı evin bir köşesinde buldu ve her akşam sizinle konuşur gibi hissederek o yazıları tekrar tekrar okudu.

27 Kasım 2008

NEYZEN TEVFİK

Fıçı
Neyzen Tevfik'e doktor içkiyi men etmişti.Fakat Peyami Safa bir günüstadı ziyarete gittiğinde odanın bir köşesinde bir fıçı şarap gördü
.-Bu ne bre üstad? Diye sordu. Hani sen artık içmeyecektin?
-Ne yaparsın, oğul, içmezsem kuvvetten düşüyorum.
-Peki, içkinin faydası oluyor mu?
-Ne diyorsun olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya ilk geldiği zamanyerinden kımıldatamıyordum, şimdi iki elimle kaldırabilirim....

25 Kasım 2008

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol BEHRAMOĞLU

19 Kasım 2008

ÇOCUK İSTİSMARINA SON

1- Cinsel taciz suçu yürürlükteki T.C.K'da şikayete bağlı suç unsuru olarak sayıldığından ve cezaların düşük tutulduğunu göz önüne alarak, bu insanlık dışı suçun, çağdaş ülkelerde olduğu gibi şikayete bağlı suç unsuru kapsamından çıkarılmasını, şikayetçi olunmasa da kamu davası niteliğinde değerlendirilerek, kanıtlandığı takdirde çocuklarımızın bedenen ve ruhen yaralanmaması için, gerekli yasal düzenlemelerin tarafınızca bir an önce yapılmasını ve yaşama geçirilmesini, yasaların bu tür sapkınlıkları en ağır şekilde cezalandırmasını;
2- Tacize, tecavüze ve her tür cinsel istismara uğrayan çocuklar için özel terapi merkezlerinin kurulmasını ya da var olan kuruluşlardaki bölümlerin açılmasını ve uzmanların yetiştirilmesini, mağdurların kendilerini güvende hissetmeleri, dolayısıyla yaşadıklarını deşifre edebilmeleri icin gerekli ortamın sağlanmasını;
3- Kreşlerden başlayarak tüm okullarda düzenli olarak bilinçlendirme çalışmaları yapılmasını, çocukların bilgilendirilmesini, öğretmenlik eğitiminin içinde yer almasını;
4- Bu konuda denetim makamı olan kişi ve kuruluşların görevlerini eksiksiz ve objektif bir şekilde yerine getirmelerini talep ediyoruz.
Bir ülkede mağdur olan insanları kanunlar korur.
Kanuna inancımızı yitirmek istemiyoruz.

Diyorsanız sizde imzalayın lütfen!!!

http://kampanya.annecocuk.com/

14 Kasım 2008

EGELİ LODOS




Son günlerde evimde sürekli dinlediğim parça.Şarkının sözlerini iyi dinleyin bütün kelimeler farklı anlamlara götürüyor insanıı...

13 Kasım 2008

GÜLÜŞÜN

Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Sarılışında ne düşler,
Ne düşükler, Sakınamazsın.
Aynı yolları,
Kimsesiz mekanları,
Birlikte özleme hasreti...
Yalnızlığımın dert ortağı gastrit...
Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Bütün iç savaşlarda,
Rehin alındı bu yürek
Kandıramazsın.
Hangi çekilişin Büyük ikramiyesi bu,
En uzak sevişmelerin
Yeni yetme utancı.
Lakin aşk,
Biraz da utanmaktır yaşamaktan,
Sakınamazsın...
Yeni yetmelik işine gelince:
O zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçede var.
Bazı dillerde yok.
Gülüşünde bir mana var,
Saklayamazsın.
Kime niyet kime felaket bu aşk,
Anlayamazsın.
Ödümüz patlıyor acı çekmekten
Oysa;
Biraz da acıdır,
Aşkın mayası.
Kaçınamazsın.
Gülüşündeki manayı saklayamazsın.
Tutunacak yerimiz yok,
Resmi tutanaklarda.
Gülüşünde bin yıllık hasret var,
Saklayamazsın. ..........................
Bu yazık karşılaşmanın
Alnımıza çakılıyor anafikri:

Aşka cesaretimiz yoksa
Başka zaman görüşürüz!

YILMAZ ERDOĞAN

6 Ekim 2008

MIMLENDIMMM! :)

Bugünn maillerime bakarken haydins'in kendine iyi bak yazıma yorum yazdını gördüm meğersem mimlenmişimm :)
Nerelerdeydim bu kadarr zamandır derseniz çalışıyorum artık ben bide okul olunca yoğun tempo içinde yazı yazmaya fırsat bulamadım. :)
Şimdi gelelim Haydins'in beni mimlediği sorularaa benii tanıyın bakalımm :)

1.ISMINIZ?
DILEK Ama yakın arkadaşlarım bana cimcime diyolar. Arada cadı diyenlerde olmuyo değil :)

2. NERELİSİNİZ?
Doğma büyüme İzmitliyim.Annem Bulgaristan doğumlu yani macırlar. Babam da doğma büyüme İzmitli ama dedemler yunanistandan gelmişler. Annem onlara gavurdan dönme diyor :) pomaklardaa :) Pomak bildiğim kadarıyla rum kökenli sonradan Türk vatandaşı ve müslüman olanlara deniyor.

3.YAŞADIĞINIZ YER?
Bu karışık biraz iştee! Ailem İzmitte ama ben okul ve iş nedeniyle Bilecikde yaşıyorum. Yani benim evim Bilecikde ama İzmitede ayda bir gidiyorum iştee :)

4.MESLEĞİNİZ?
Öğrenciyim ve hiç bitsin istemiyorum çalışma hayatının zor olduğunu farkettim son 1 aydırr :)

5.HOBİLERİNİZ?
Ben tam bir müzik delisiyim:) Hayatımın her anına uygun bi müzik vardır. Kızgın olduğumda mutlu olduğumda... hep yaptığım müzik dinlemektir. Ve yüzmek tabiki kendimi bildim bileli beni dinlendiren mutlu eden rahatlatan tek spor tek başına suyla gökyüzünün konuşmasına şahit olursun yüzerken eğer seni severlerse aralarına alırlar ve sana neler olduğunu anlatırlar sakinleştirirler budur benim düşüncem :)

6.EVLİ MİSİNİZ?
Evli değilim tabikide daha yaşım 24 çok varr başımı yakmama:) evlenmeye karar verdiğimdee zaten ilk önce sizin haberiniz olcak ve davetli listemin başlarında isimleriniz olcak :)

7.KAÇ TANE ÇOCUĞUNUZ VAR?
Evli olmayıpta çocuğumun olması biraz garip olmazmıı :P

8.EN SEVDİĞİNİZ YEMEK?
Tabiki makarnaa :) Kim sevmezkii :)

9.SEVDİĞİNİZ MÜZİK TÜRÜ?
Arabesk harici her tür müzik ama türkü dinerken eğleniyorumm :)
ve canlı performansları dinlerken coşuyorum :)

10.NERELERE GİTMEK İSTERSİNİZ?
Yunanistan tek hayalim aslında ama isviçreyide merak etmiyo değilim :) Tek gitmeyeceğim yer Amerika kendilerine kalsın ne onlarr benim ülkeme gelsin nede ben onların ülkesine gideyim :)


İşte bukadarr mimlenmek zor değilmiş hiçde :) Ben kimi mimlesemm? Nilaylayımı mimliyim barii onuda tanıyın dicem ama siminya benden önce davranmışş bende püstüklü mama'yı mimliyorum ozaman kolay gelsinnn :)
Hepiniz kendinize iyi bakın fırsatım oldukçaa yazı yazmaya çalışıcamm ama siz beni yinede özleyinn :))))

17 Eylül 2008

KENDİNE İYİ BAK

Kendine iyi bak” bir veda degil elveda cümlesidir çogu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasini gizler içinde...
"Kendine iyi bak." Çünkü bundan sonra ben yaninda olmayacagim. Olamayacagim. Istesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmani istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden baskasi olmayacak yaninda sana bakacak. Ben olmayacagim. Kendine iyi bak ve beni düsünme. Çünkü ben de seni düsünmeyecegim artik. Arama sakin beni, yazma, çünkü ben yazmayacagim. Sil beni yüreginden, çünkü ben silecegim. Fakat, yasanilan, paylasilan güzel seyler hatirina sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”
"Kendine iyi bak. Aramizda geçen herseye ragmen benden sonra iyi oldugunu bilmeyi tercih ederim. Aslinda bilmem çok önemli degil, iyi oldugunu varsayacagim ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle basbasa, yapayalniz birakiyorum ben. Biliyorum kendini birakacaksin benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslina bakarsan, çok da fazla umursamiyorum."
"Kendine iyi bak derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onlari ayirmak, eti tirnaktan ayirmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok aci vericidir, yürek parçaliyicidir. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine Iyi Bak” gözleriyle ayrilirlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar…"
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine Iyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tirnaktan ayirmak yerine ölümü yeglerler. Onlar bu aciyi bir kezden fazla kaldiramayacaklarini bilirler.
"Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet degil midir aslinda seni seveni, ihtiyaci olani yüzüstü birakip gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluga mahkum edip giderler. Seni parçalara ayirip, en büyük parçayi yanlarina alip giderler. Seni senden alip giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsin onlari tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardir elbet. Suçlatmaz kendini. Savasmadiklari için kizarsin ama suçlayamazsin. Savasmislarsa, yenildikleri için kizarsin ama suçlayamazsin. Yenildigin için kizarsin ama suçlayamazsin… Ayriligin kaçinilmazligina inandirir seni, kendine iyi bak derler ve giderler. Elinden umutlarini, düslerini, sevgilerini alip giderler. Bir tek anilari birakirlar geride, bir de hatirladikça gözyaslarina bogulasin diye unutulmayan nagmeler.
Arkalarina bakmadan çekip giderler eger yalniz kalmissan, çünkü insafsizliklarini görmek istemezler. Hersey o saniye orada bitsin, kapansin bu sayfa isterler. Bitti diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. Kirildim ve affedemiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak; derler. Seni istemiyorum artik, hayatimdan çikaracagim ama bil ki hiç unutmayacagim; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Biliyorum çok kanayacaksin ama daha iyisini yapamiyorum; diyemedikleri için kendine iyi bak derler. Vicdanlarini rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktir ve o yara asla kapanmayacaktir, bilirler.
"Kendine iyi bak" bir noktadir çogu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansin isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki isik, dudagimdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatima renk katan, sen yüregimdeki çarpinti, sen hayatimdaki nesesin. Sen yolumu aydinlatan, sen dert ortagim, sen gönül yoldasim, sen bir tanesin. Kendine iyi bak deme bana. Nokta koyma.
Keske böyle yasanmasaydi bazi seyler, keske affedebilsen beni, keske ben de affedebilsem… Keske döndürebilsek zamani geriye. Keske bugünkü aklimizla yasasak herseyi bastan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi? Sen eksikken, ben nasil tam olurum? Senden kalan boslugu kimlerle doldururum? Savassak, aramiza giren seytanla olmaz mi? Hani büyük asklar her türlü engeli asardi, hani gerçek dostluklar her sinavi geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanirdi? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardi? Hani en büyük zaferler, en kanli savaslarin ardindan kazanilirdi? Bunlarin hepsi yalan mi? Sahiden..., gitmesen olmaz mi? Bitmesek olmaz mi?……….
Peki o zaman... Senin istedigin gibi olsun... Öyleyse...Sen de Kendine Iyi Bak.
"Kendine iyi bak" derler, kursunu kafana sikip giderler... ...

2 Eylül 2008

ÇOCUK NE YAŞARSA ONU ÖĞRENİR;

Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse,
Kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
Adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk güven ortamında yetişmişse,
İnançlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
Kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
BU DÜNYADA MUTLU OLMAYI ÖĞRENİR.

27 Ağustos 2008

HAYATIN ALTIN KURALLARI

-Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için dünyayı dolaşmak gerekmez.
-'Bak' Aynı zamanda baktığını gören ol.
-Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.
-Her duyduğuna inanma, elindekinin hepsini harcama ve istediğin kadar uyuma.
-'Seni Seviyorum' derken inanarak söyle.
-'Özür dilerim' derken inanarak söyle.
-İlk görüşte aşka inan.
-Evlenmeden önce en az altı ay nişanlı kal.
-Asla başkalarının hayalleriyle dalga geçme.
-Derinden ve inançla sev.
-Kırılabilirsin belki ama başka türlüde hayatını tam yaşayamazsın.
-Anlaşmazlıklarda dürüstçe savaş.
-İnsanlar hakkında konuşulanlara inanıp; onlar hakkında karar verme.
-İnsanları yargılarsan onları sevmeye vaktin kalmaz
-İnsanlara beklediklerinden fazlasını ver ve bunu yaparkende kibar ol.
-Yavaş konuş ama hızlı düşün.
-Eğer biri sana cevap vermek istemediğin bir soru sorarsa gülümse ve 'Neden bilmek istiyorsun' de.
-Şunu daima hatırla ki; büyük aşk yada büyük yatırım daima risk taşır.
-Eğer kaybedersen; aklını da kaybetme.
-Üç S'yi unutma; SEVGİ-herkese SAYGI-kendine ve başkalarına SORUMLULUK-tüm hareketlerin için
-Küçük bir tartışmanın tüm dostluğunu mahvetmesine izin verme.
-Dostun olsun istiyorsan; DOST-OL
-Eğer hata yaptığını farkedersen; hemen onu düzeltmeye bak, bile bile devam etme.
-Telefonda konuşurken gülümse, karşındaki sesinden gülümsediğini anlayacaktır.
-Konuşmayı sevdiğin biriyle evlen.Yaşın ilerledikçe sohbet herşeyden değerli olacaktır.
-Biraz yalnız kalmaya özen göster.
-Anneni say, sev ve ara.
-Yeniliklere açık ol; ama illede değişmeye çalışma.
-Şunu bilki sessiz kalmak bazen en iyi cevaptır.
-Daha fazla kitap oku, dostlarını ara ve daha az tv seyret.
-Güzel, şerefli bir hayat yaşa.Geriye dönüp baktığında ikinci bir defa daha tadını çıkarırsın.
-Yuvanda sıcak bir ortam oluşturmak için elinden geleni yap.
-Sevdiklerinle tartışırken o anı önemse, geçmişi karıştırma.

26 Ağustos 2008

GLOW-İN-THE-DARK

İşte sert bir akrilik tuğlanın içine hapsedilmiş karanlıkta parlayan (glow-in-the-dark) ampul.
Doğal günışığında kendini şarj eder, karanlıkta parlar. Ve de gerçek bir ampulle yapıldı. Gerçek bir ampulün (evinizdeki ampulün aynısı) içine yerleştirilmiş bir glow-in-the-dark pigment. Sonra da bu ampul şeffaf bir akrilik reçine bloğun içine koyuluyor. Ampul yandığında ortaya çıkan gizemli efekt ise üretim sırasında reçinenin çok ufak bir miktar çekmesiyle oluşan ampul ve akrilik bloğun arasındaki küçük boşluğa ışığın girmesiyle oluyor. Akrilik bloğun cilalanmış yüzeyi ise neredeyse mücevher kalitesinde bir parlaklık sağlıyor. Glow Brick gün içinde emdiği enerjiyle karanlık olduğunda ampulün içindeki pigmentten yaydığı sakin ve rahatlatıcı loş bir ışıkla çok hoş bir atmosfer yaratır. Basitliği ve eşsizliği sayesinde kablolarla ya da pillerle uğraşmadan hoş bir “mood light” arayanlar için harika bir çözüm. Açma kapama düğmesi bile yok.

23 Ağustos 2008

AL AHINI!!



Oğuzhan KOÇ' dan bir şarkı dahaa :)

18 Ağustos 2008




Ben tatilden dönerken bi türlü kutlayamadım ama benim böcüğümün dün doğum günüydü. Doğum günün kutlu olsun böcüğüm. Sınavlardan döner dönmez birlikte İzmiti talan eder bunun acısını çıkarırız.Buarada böcüğüm bu kadar hızlı büyüme ya. Daha dün Diyek diye peşimde dolanırken 1 ay sonra liseli olcan.Ama iyiki doğdun. :)
Güzel bir tatilden sonra bol dinlenmiş olarak geri döndüm.Size tatile gideceğimi söyleyememiştim. Geçen pazar yola çıktık çok uzağa değil yalovaya tatile gittik. YADEM diye bir yer açılmış.Yeni daha çok uzun bir geçmişi yok yani. Tatil köyü gibi. Deniz, sahil mükemmel. Marmaranın en uzun kumsalına sahip. 1 hafta boyunca annemle çok güzel tatil yaptık.Dün babamla abimin gelip bizi almasıyla tatilim son buldu :( Görenler zaten esmer olan tenimin karardığını söylüyorlar,ve zayıfladığımıda:) Bütün gün fırsat buldukça denize attım kendimi yüzerek mükemmel zayıflanıyo onu anladım. Neyse bu kadar tatilin sonunda yarın Bileciğe gidicem.Çarşamba günü sınavım var. :( Bana başarılar dileyin yoksa bu okul bitmek bilmicek :)

8 Ağustos 2008

İŞTE GELDİM BURDAYIM :p

Sonunda geldim! Derslerime girdim geldim işte. İzmitte değişen birşey varmı derseniz EVET! küçük ama boyundan büyük değişiklik yaratan bir küçük tosbikimiz var! Poyrazımız geldi sonunda :) Poyraz Nilaylay'ın yeğeni, aynı zamanda aburcubur Burcu ablamızın oğlu :) İzmit'e gelmişler ben yokken pazar günüde tatile gidecekler. Tabe vaktimiz Poyraz beyle geçicek pazar gününe kadar galiba :) SEVE SEVE :)

30 Temmuz 2008



1 Hafta kadar buralarda yokum bugün Bileciğe gidiyorum.Arada okulada uğramak gerek tabi :)

29 Temmuz 2008

GÜL Kİ SEVGİLİM!!


Bu şarkıyı bugün duydum daha birkaç saat önce. Dilime takıldı hala da gitmiyor. Oğuzhan Koç söylüyormuş.Hani şu Yılmaz Erdoğanın öğrencisi, ÇGHB da oynayan.Kendi bestesimi değilmi bilmiyorum.Şarkıyı Ferhat Göçerde söylemiş.Bu şarkı kime gideceğini biliyor :) Seni çok seviyorum bitanem :)
Bugün Miraç Kandili. Kandiliniz mübarek olsun!!!

27 Temmuz 2008

ISTE ICYDRINK!!

Soğuk yiyecek ve içecek sunumunda benzersiz seçenek ıcydrink!

Icydrink' in 10 cl. kapasitesindeki konik buz kadehi, yine özel olarak üretilmiş camdan veya plastikten bir başka bardağın içine yerleştiriliyor.
İçki yudumlanırken, buzla temas eden dudaklarda ilginç ve çok hoş bir ferahlık duygusu yaşanıyor. Icydrink, konulduğu cam bardağın içine doğru dış çeperinden erimeye başladığından, içkiyi ya da yiyeceği sulandırmıyor; dolayısıyla tadında en ufak bir değişiklik yaratmıyor. Soğukluğunu da son yuduma kadar aynı şekilde muhafaza ediyor.
Icydrink' le tüm meşrubatlar, soğuk içilen kahveler ve çaylar, likörler, bütün "ağır" içkiler, "kısa" kokteyller, özellikle beyaz ve roze şarap ile şampanya bile şimdiye dek hiç yaşanmamış, benzersiz bir tecrübe ve keyifle içiliyor.

25 Temmuz 2008

BUDA GEÇER :)

Fatih Sultan bir gun bir yüzük yaptırmak istemis... bir suru sanatcıyı toplamıs onlara demiski :
-bana oyle bir yuzuk yapın ve icine oyle bir söz yazınki her gordugumde;eger üzgünsem mutsuzsam benim yüzümü güldürsün teselli olsun...; eger cok mutluysam, şehvetin kollarına duscek kadar mutluysam bana gercekleri anlatsın...dogru yola itsin..
uzun bir sure adamlar bir yuzuk yapmıslar padisaha, icine de:
-bu da gecer..
yazmıslar.. :)

15 Temmuz 2008

TEK TIKLA DÜNYA'nın HERYERİNE ÜCRETSİZ YARDIM GÖNDEREBİLİRSİNİZ!!!

Hepimiz yardım etmek isteriz ihtiyacı olanlara.Belki maddi durumumuz el vermez belkide vaktimiz olmaz. İşte böyle bahanelerle kimseye yardım etmediyseniz eğer hayatınızda birgün olsun kendinizi düşünmeden maddiyatı düşünmeden yardım edin tek yapılması gereken belirli sitelere tıklamak.Bu yardımlar ücretsiz siz reklam gördünüz diye sponsor reklama ödemesi gereken parayı yardıma muhtaç yerlere aktarıyor.
Hiçbir maliyeti yok, bağışlamanın parası altda verilen sitelerdeki butonlara tikladiktan sonra, Reklam Logolarını Görmeniz ile REKLAM YAPAN SPONSORLAR tarafından ödeniyor.. Dünyanın herhangi bir yerinde yardıma muhtaç olan biri senin bir mouse hareketini bekliyor...Günde Sadece Bir Kere Bağışta Bulunabiliyorsunuz:
Hunger Site (fakirlere yiyecek yardimi)
http://www.thehungersite.com

Breast Cancer Site (göğüs kanserine karşı mamografi)
http://www.thebreastcancersite.com

Child Health Site (çocuklara yönelik sağlık taraması)
http://www.thechildhealthsite.com

Literacy Site (çocuklara yönelik kitap dağıtımı)
http://www.theliteracysite.com

Rainforest Site (yağmur ormanları habitat koruma projesine destek)http://www.therainforestsite.com

Animal Rescue Site (hayvanlara yönelik koruma ve yiyecek yardımı)http://www.theanimalrescuesite.com

http://www.freerice.com
sitede Ingilizce kelimelerin eşanlamlısı seçiliyor ve doğru yanıtlanan her kelime için birleşmiş milletlere bagli çalisan dünya gıda programı'na 20 pirinç tanesi bağışlanılıyor. HEM INGILIZCE öGREN, HEM DE FAKIRLERI DOYUR!

Asağıdaki linke tıklayarak hem eğlenceli bir coğrafya oyunu oynuyorsunuz hem de yardımda bulunuyorsununuz!
http://www.freepoverty.com/

Tek yapmanız gereken bu sitelere girmek ve butonlara tıklamak. Her birine sırayla tıklayın ardından ''Click Here to Give-it's Free'' butonunu göreceksiniz o butona tıklayarak karşınıza reklam yapan sponsor firmaların logoları gelecek ve böylece gördüğünüz o reklam logoları ile bağiş paraları reklam yapan sponsorlar tarafından ödenecek...Kesinlikle evrensel güvenilir bir site olduğunu ve ciddiyetsizliğin olmadığını özellikle belirtmek isterim.

6 Temmuz 2008

KUZENLER








Hafta sonu kuzenlerim geldi. Özlemişim böcüklerimi :) Akşam görüşmedimiz sürede olan bitenleri anlattık birbirimize, sabah bahçede kahvaltı, öğlen minik böcüğümle yaptığımız browni akşam üstü çay saatinden sonra onların evlerine dönmeleriyle son buldu. İyiki geldiniz böcüklerim :)

5 Temmuz 2008

NEDEN?


Neden anlamaz insan yanındayken kıymetini
Neden söylemez insan sevdiğine sevdiğini
Yarın çok geç olunca pişman olmak boşuna
Gururun neye yarar ki yalnız kalmaktan başka
Yarın çok geç olunca isyan etmek boşuna
Hiddetin neye yarar ki yalnz kalmaktan başka

4 Temmuz 2008

NİLAY'IN BLOGU

Sonunda Nilay da bi blogcu oldu... Kendi fotograflarını, güzel yemeklerini (bana hazırladığı) ve bir veteriner olarak bilgilerini bizle blogundan paylaşıcak... adresimi :P

http://www.nilayland.blogspot.com/

mutlaka ziyaret edin daha yeni ama yardımcıları sağlam :)

NİLAY 'IN EnGiNaRI

Nilay!ın fotograf çalışmalarından birisi daha..Dolabta unuttugu için bozulmuş enginarın farkedildiğindeki hali bu..Eline sağlık Nilayım.. umarım birgün sanatçı kişiliğin farkedilir..
Fotografın aslı ve nilayın diğer çalışmaları www.fotokritik.com adresinde nilfuland kullanıcısı adı altında...

2 Temmuz 2008

DERBENT, BEN, NİLAY, PİKNİK...



























Dün Nilaylarla birlikte Derbente abilerinin bahçesine pikniğe gittik.Doğa, yemek, böcüklerle mükemmel bi gündü. Annemle Yadigar teyze yemek sorumlularımız; Nilayla ben gezi sormlularıydık. Nilay fotoğraf makinesiyle yine döktürdü. Gördüğünüz bütün resimleri o çekti kendi resminide ben.Böğürtlenleri çektikten sonra toplayıp bi güzel yedik :) temiz hava biraz çarpsada amele yanığı olsakta çok güzel bi gündü.Yeşil, doğa, böcükler.. he bide kene korkusu vardı içimizde biraz tabi Nilay resimde görüldüü üzere çorapları kotun üstüne çekip kene savar yaptı kendine.Sağ salim evimize döndük ya gerisi mühim diil.... :)

1 Temmuz 2008

SİNEMAAAA!!!!







Hafta sonu sevgilimle sinemaya gittik.Malum Bilecik de yapılacak çok fazla bişey yok :) Gelen misafirlerinizi (sevgilinizi) ya kafeye ya sinemaya yada türbeye götürürsünüz:p Biz Bilecikde bulunan 3 film arasından bu filmi seçtik.(Bilecik de sadece 3 salon var zaten 3. salonda yeni açıldı yane haftada 3 film izleyebilirsiniz sadece) 88Dakika çok aksiyon filmi diil bence hareketli düşündürüyo geriyo ürkütüyo ve en önemlisi sonunda tahmin ettiğiniz çıkmıyo :)
Seattle’da mahkeme için çalışan çok ünlü bir psikiyatrist ve kolej profesörü Jack Gram, bir seri katil olan Jon Foster’in ölüm cezasına çaptırılması konusunda jüriyi etkileyen, mahkumiyetinden sorumlu bir kişi konumundadır. Seri katil, Jon Foster, Jack Gramm’ı kendisiyle ilgili manipülasyon yapmakla, bir şahidi ve şahidin kız kardeşini ona karşı ifade verme konusunda kandırmakla suçlar. Jon’un cezasının infazı öncesi akşam saatlerinde Jack’e bir telefon gelir. Telefonda cinayeti çözmesi için sadece 88 dakikası olduğu söylenmektedir. Bu mesajı veren kişi kadınları Jon Foster gibi öldürmektedir. Jack, eski karısı, FBI ajanı Shelly Barnes, arkadaşı Frank Parks ve asistanı Kim Cummings ile bir üniversitenin kampusu içinde bu problemli öğrenci ile bu öğrencinin öldürmeyi planladığı kadını bulmaya çalışır.İşte böyle izlemenizi şiddetle diil ama tavsiye ederim :)
BAŞARININ ANAHTARININ NE OLDUĞUNU BİLMİYORUM, ANCAK BAŞARISIZLIĞIN ANAHTARINI BİLİYORUM: "HERKESİ MEMNUN ETMEYE ÇALIŞMAK".
B. Cosby

26 Haziran 2008

KISA SÜRELİĞİNEDE OLSA GİDİYORUM!

Yarın sabah 9 arabasıyla Bilecğe gidiyorum. Gidip yaz okulu kayıdımı yaptırıcam Pazarteside derse gircem. En kötü ihtimalle önümüzdeki cuma döncem.Ama dayanamayıp erkende dönebilirim. :) Ordakileride özledim birazda onlarla vakit geçiriyim. Orda internete girmek için kafeye gitmem gerekiyor ve çok zor oluyor ama döner dönmez yazıcam şu kayıdı yaptırıyımda hayırlısıyla :)

I-BUDDY




I-Buddy masa üstünüzde çok fazla yer kaplamayacak şekilde tasarlanmış. İster masa üstününüze, isterseniz yanında gelen klipsleri ile laptopunuzun ekranına yerleştirmeniz mümkün. Herkesle etkileşime geçmek zorunda da değil, isterseniz sadece sizin seçeceğiniz kullanıcılara tepki verecek şekilde programlayabiliyorsunuz. Başka bir güzel özelliği ise, sadece mesaj aldığınızda değil, seçtiğiniz kişi(ler) giriş yaptığında, onların online durumları hakkında da sizi uyarıyor. Gelen ifade ikonlarına (emoicons) göre değişik tepkiler vererek karşınızdaki kişinin hislerini masanıza taşıyor. Mesela, birisi size kalp ikonu gönderiğinde I-Buddy’nin yüzü kızarıyor ve kanatlarını çırpmaya başlıyor. Kırmızı ve Mavi kanatlı olmak üzere 2 renk seçeneği vardır.Fiyatı 40 ytl civarında. Çocuklar buna bayılıcak:)

25 Haziran 2008

Çok sevimlilerrrrrr:)



Bu sıradışı karakterler küçük fanuslarının içinde yaşıyorlar. Daha da önemlisi, çağrı veya sms geldiğinde yerlerinde dönerek ve flaşlayarak size haber veriyorlar.Çok sevimliler bayıldım ben bunlara.Mopodsları http://www.bunlardanistiyorum.com/ dan bulabilirsiniz.

24 Haziran 2008

BU SEFER GEÇ KALDIN!!

Hani hepimizin hayatında birileri vardır.Hep zor zamanımızda kafamızı çevirdiğimizde yanımızda olur.Bir bakarızki elimizi uzatmışız tutmuş elimizi.Melek gibi, Anne gibi, Baba gibi, Kardeş gibi, ama değildir.İşte benim hayatımdada böyle biri var.Adını sen koyduğum.Ama bu sefer geç kaldın biliyomusun...

23 Haziran 2008

DOĞMAMIŞ OĞLUMA!

Ah oda senin gibi
Bir anne kuytusunda
Uyumuştur mahmur temiz
Al sen de büyüyorsun
Gün be gün acele
Küçük bir kızı üzmeye
Söz ver bana bebeğim
Söz ver ak sütüm için
Korkmaksızın seveceksin
Neden hoyrat bu kader
Neden kırılır bu kalpler
Nasıl can yakar bu küçük eller


CANDAN ERÇETİN

19 Haziran 2008

GALİBA EVET!

Hayatımızın her anında kullandığımız bir kelimenin bukadar önemli olabileceğini hiç düşünmemiştim.Evet dediğin anda aslında sorumluluklara soru işaretlerine korkularına rağmen kalabalık bi yaşantıya evet dediğini farketmezsin aslında.Ben bu cevabı vereli 1 ay oluyo aslında.Ama evlilik şimdi değil tabiki.İlk önce okulumu bitirmem gerekiyor.Arkasından ailelerin tanışması,koşturmacalar, sorumluluklar asıl ozaman başlıcak sanırım.Korkularım var aslında korkarak verdiğim bir cevaptan ilk defa bu kadar eminim.Anneme çıtlatmaya başladım,ufak hazırlıklar, nasılolurda nasıl yaparız.Nasıl hazırlanırız hepsini düşünmeye çalışıyorum.Daha 1 senem var en az.Bide bu arada abimi evlendirmem gerekiyor.Asıl önemli olanda o sanırım. :)
Ama ben yinede siteleri araştırmaya evlilik hazırlıklarında neler gerektiğini öğrenmeye başladım bile.Bunları zaman zaman sizlede paylaşıcam.Sizden asıl istediğim nemi?Evli olanlarınız bana bu konularda yardım ederse çok sevinirim.Çünkü herşey güzel olmalı dimi ama :)

17 Haziran 2008

Yasemin MORİ

aslinda bir konu var- yasemin mori


Yasemin Mori 26 yaşında genç bir isim. Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarımı'ndan mezun. Lisede çeşitli gruplara girip çıkıyor, fakat bir türlü istediği gibi bir proje üretemiyor. Sevdiği şey, bağıra çağıra şarkı söylemek. Ve Yasemin MORİ'nin şarkısı gerçekten çok güzel olmuş.Sürekli dinleyebilcemiz albümlerden biri.Yakında 'Hayvanlar' adlı şarkısının klibide geliyor.Bu şarkıyı dinleyin mutlaka.

ANNE ŞEKERPARESİ :)

Şekerpare hepimizin sevdiği bi tatlıdır.Hatta benim en sevdiğim tatlı.Okul tatile girdiğinden beri annem haftada bir yapıyor.Çok güzel oluyor.Bende size annemin tarifini veriyorum şimdi. Afiyet olsun...
MALZEMELER:
1 paket margarin
1 su bardağı pudra şekeri
4 yemek kaşığı irmik
2 yemek kaşığı hindistan cevizi
2 yumurta
4 su bardağı un
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
ŞERBETİ:
3 su bardağı şeker
4 su bardağı su
yarım limon suyu

YAPILIŞI:
Hamur malzemelerini unu az az ekleyerek yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğuruyoruz.
İstedimiz şekli vererek yağladığımız tepsiye diziyoruz.
180 derece önceden ısıtılmış fırına sürüyoruz.
Şerbetini hazırlamak için suyu ve şekeri kaynatıyoruz.Kaynamaya başladıktan 5 dakika sonra limon suyunu ekleyip bi süre daha kaynatıyoruz.Şekerpareleri ıslatmamız sırasında şekerparelerin sıcak şerbetimizin ılık olması gerekiyor. Afiyet olsun...

UZUN SÜREDİR YAZMADIM AMA...

Uzun süredir yoktum buralarda.Bilecik de okuyorum ve ordaki evimde internetim yok.Zor oluyo tabikide.Bide başka bir blog sayfasıyla ilgileniyordum.Ama o blogun kontrol paneli çok sorunlu bende buraya geri döndüm işte bundan sonra sık sık yazıcam buraya umarım yalnız kalmam :)